Başınız sıkıştığında, depresyona girdiğinizde neler yaptığınızı, sürekli bir şeyler satın alarak yaşam gerekliliklerinin mi yoksa terapi ihtiyacının mı karşılandığını, sigara ve alkolün hayatınızı kolaylaştırıp kolaylaştırmadığını fark etmek nasıl olurdu? Bence hiç de fena olmazdı. Bu tarz konuları fark edebilmek için konsantrasyon geliştirmek çok önemlidir. Hayatımızdaki yanlışlıkları fark ettikçe, onları yargılamadan izlemeye başladıkça çözüm üretmek daha da kolaylaşacaktır. İsterseniz hayatımızdaki bazı yanlışlıklara şöyle bir göz atalım;
Kendimizi korumak, güvende hissetmek, eğlendirmek adına bir takım şeylere tutunuruz. Başlangıçta her şey güzeldir, sonrasında tutunduğumuz şeyler hayatımıza hükmetmeye başlarlar. Gücümüzü kaybeder, çaresiz kalır, mutsuz oluruz. Hayatımıza hükmeden yabancı güçler forma soktuklarımız, söylev ve fikirlerimizle tutunduklarımız ve zihnimiz aracılığıyla tutunduklarımız olmak üzere üç grupta toplanırlar.
Forma soktuklarımızın,hayatımızdaki etkileri şöyle olur; Örneğin, dürüst, çalışkan, başarılı, iyi bir kariyer sahibi olmak gibi özelliklere sahip olmak isteriz. Bu özelliklere sahip olmayı istemekte herhangi bir kötülük yoktur. Bu özellikleri her türlü zaman ve şartta korumak istediğimizde sorun başlar. O kadar mükemmel dürüst oluruz ki hakkımız yendiğinde sesimizi çıkartmaz, başarılı olmak adına bizi suiistimal edenlere “eyvallah”der, bazı hayallerimizden vazgeçeriz. Kendimize karşı dürüst, başarılı, çalışkan olmamış oluruz. Ve o çok arzuladığımız hedefimiz gerçekleşmez.
Söylev ve fikirlerimizle tutunduklarımızise şöyle gerçekleşir; Kadın hakları ya da belli bir politikayı destekler, sigara ve alkolün zararlı olduğu, karmanın koca bir yalan olduğu vb. gibi düşünceleri savunuruz. Bu tarz akımları öyle çok destekler ve savunuruz ki etrafa şiddet saçmaya başlarız. Halbuki her şey barış adına başlamıştır. Bu da barış ile şiddetin arasında ince bir çizginin olduğunun delilidir.
“Aslında olay bir şeye inanmak ya da inanmamak değildir. Kendimizi iyi hissetmek için onları nasıl kullandığımızla ilgilidir”
Zihnimiz aracılığıyla tutunduklarımızagelince sürekli negatifte kalırsak pozitif halden uzak kalırız. Dışarıda bizi keyif almaktan alıkoyacak güçlerin olduğu görüşüne tutunmak daha kolay gelir. Kendimizi korumaya o kadar çok özen gösteririz ki sadece zihnin negatif halini deneyimleriz. Halbuki herkes tıpkı bizim gibi kendi derdi ile ilgilenir. Aslında bize en çok neyin iyi geldiğini anlamak için her iki tarafı da denemek gerekir.
Tabii ki meditasyon yapmaya başlar başlamaz yaşadığımız zorluklar hemen yok olmayacaktır. Fakat sürekli meditasyon yaparak zorluk ve sorunların üstesinden nasıl gelebileceğimizi öğreniriz. Korktuğumuzda, üzüldüğümüzde, sinirlendiğimizde sadece o anda kalarak yargılamadan olanları izler ve gerçekte nelerin olduğunu fark eder ve harekete geçeriz. Bu tıpkı bir kişinin elini yanan ocağa koyduğunda eli yanar yanmaz elini çekmesine benzeyecektir.
Ben 2010 yılından beri meditasyon yapıyorum. Tabii ki, halen açık bir zihne sahip değilim. Deneyimlerim zihnim açıldıkça daha mutlu olduğumu gösteriyor. Şimdilik bu kadarla yetinip meditasyon yapmaya devam ediyorum.
Belki de şu an zihninizden şu tarz düşünceler geçiyordur. “ Hım.. Sadece nefese odaklan, dur. Bir insan sadece nefese odaklanarak sorunlarını nasıl çözebilir ki! Çok saçma! Bazen öyle çaresiz kalıyorum ki sadece nefese odaklanarak bunlardan kurtulmak hiç de gerçekçi gelmiyor. Zaten sabah akşam meditasyona 20 dakika ayıracak vaktim yok!“ Evet bu düşüncelerin hepsi doğru gibi görünür. Meditasyon yapmak çok kolaydır. Herhangi bir üniversite derecesi, yüksek lisans, birkaç dil bilmek gerekmez ancak yapması bir o kadar da zordur. Fakat hayatınıza hükmeden yabancı güçleri yaşamınızdan çıkartmayı şiddetle arzuladığınızda bu süreç kolaylaşacaktır.
Her daim sevgi ve ışıkla