En güzelini yapmak, en iyisine sahip olmak, kötü olanı da hayatımızdan çıkarmak isteriz. Bu mottoya (*) sahip çıkmak için hayatımıza bir dizi kural koyarız. İlk başlarda her şey çok iyi gider, kurallar sayesinde siyah ve beyaz daha net hale gelir. Ve bu şekilde işimiz daha da kolaylaşır..
Fakat ilerleyen zamanlarda enteresan bir şey olur. Kuralların hayatımızı kısıtladığını fark ederiz. Siyah ya da beyaz yerine griyi denemek isteriz. Gri, ne de olsa siyah ve beyazın değişik oranlarda karışmasından meydana gelmektedir.
Hayatınızın belli bir döneminde kendinizi çok kısıtlanmış hissettiğinizde siyah ya da beyaz şeklinde ısrar etmek yerine hayatınızdaki gri alanların sayısını arttırmak yapılabilecek en doğru şey olacaktır. Çünkü hiç bir şey başladığı gibi aynı kalmaz, sürekli değişir.
Hayatımızda gri alanlar arttıkça bir şeylere gereksiz yere tutunmayı bırakırız... ve böylece kendimizi daha rahat ve özgür hissetmeye başlarız. Aslında özgürlüğü kısıtlayan şey, siyah ya da beyaz konusunda ısrarcı olmaktır. Özgürlüğün insanlara bağlı olmadan yaşamak olduğuna inananlardansanız bence bu düşünceyi bırakmanın tam zamanı.. Hatta belki de geçiyor olabilir. Bu gerçeği fark etmenin hem iyi, hem kötü tarafı vardır. İyi olan tarafı, bu durumu değiştirecek olanın kendiniz olması, kötü olan tarafı ise bu durumu değiştirecek olanın yine kendiniz olmasıdır.
Hayatınızdaki dengeyi keşfetmek ve özgür olmak için grinin bir kaç bin tonunu keşfetmeye var mısınız? Yoksa o biricik kurallarınız, özgürlüğünüzden daha mı önemli?
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Motto: Yaşam felsefesi anlamında kullanılmaktadır.