Geçen hafta nefesin astım üzerindeki tamamlayıcı rolünden bahsetmiştik. Bu seferki yazımda ise nefesin migrene olan katkısından bahsetmek istiyorum.
Migreni olanlar bilirler, migren şiddetli baş ağrısı, mide bulantısı, kusma isteği, baş dönmesi, ışığa karşı hassasiyet, kabızlık, ishal, aşırı terleme ya da üşüme, benizde solgunluk, ağızda kuruluk şeklinde kendisini gösterir. Düşük kan şekeri, dokulardaki oksijen azlığı ile yediğimiz bazı besinlerle, stres ve endişenin migrene sebep olduğu tespit edilmiştir.
Nefes üzerine çalışmaları ile ünlü Dr. Robert Fried, New York şehrinde migren rahatsızlığı olanlarla yapmış olduğu araştırma sonucunda migrenli hastaların %30-40 ının beyin hücrelerindeki oksijen seviyesinin düşük olduğunu tespit ettikten sonra migren rahatsızlığı olan bu insanlara diyafram nefesini çalışmalarını önermiş ve sonrasında pozitif yönde geri bildirimler almıştır.
Deneyimlerime göre migren rahatsızlığı olanlar çoğunlukla göğüs nefesi alıyorlar. Çoğunlukla boyun ağrılarından şikayet ederler. Nefes verişleri, nefes alışlarına göre daha uzundur. Uzun soluklu nefes çalışmalarına katılan migren rahatsızlıkları olanlar kendilerinden gurur duyarak; “Sibel, biliyor musun son seansa migren ağrısı ile girdim ve kendi kendine migrenim geçti, ilaç almama gerek kalmadı” derler.
Migren rahatsızlığı çeken bir kişinin şu sözleri ile yazımı sonlandırmak istiyorum.. “Nefesi tartışmaları durdurmak ve migrenime son vermek için kullanıyorum.”
Hadi siz de şu tartışmalara bir son verin…
Her Daim Sevgi ve Işıkla