top of page

Rekabetin Dayanılmaz Çekimi


Bebekken, aile büyüklerimizin, “Ayşe’ye bak, ne kadar çabuk yürüdü, sen ne zaman yürümeyi düşünüyorsun. Bu gidişle bebek olarak kalacaksın” sözleriyle rekabet içinde buluruz kendimizi. Hatta aynı rekabet, ebeveynlere de sirayet eder. Örneğin, evin annesi, eşine “ben 9 aylıkken yürümüşüm, bu çocuk yürümediğine göre sana çekmiş olmalı?” der ve tartışma başlar. Böylelikle yetişkinlikte, ortaya çıkacak olan travmanın tohumlar atılmış olur.

Rekabetin etkisi, okul döneminde de edevam eder. Bu sefer ebeveynler, “Çok çalışman gerekiyor, yoksa abin gibi doktor olamayacaksın” ya da “başarılı olamazsan kapıcı Ahmet Efendi gibi her gün apartmanın çöplerini toplarsın”, “Serpil hanım gibi ev işleriyle ömrünü tüketmek istemiyorsan derslerine çok çalışmalısın” şeklindeki tavsiyeleriyle hayatımıza renk katarlar. Arkadaşlarımızla sürekli yarış halindeyken enteresan bir şey olur. Bazen onların yok olmasını isteriz. Hatta onları düşman olarak gördüğümüz anlar olur. Okul hayatı süresince etrafımızda bizden daha başarılı çocuklar olduysa, okul hayatı, özgüvenden yoksun bir şekilde sona erer.

İş hayatına başladığımızda ise kendimizi kıran kırana bir savaş içinde buluruz. Çünkü, şirket sahipleri hedeflerin gerçekleşmesinde rekabetin önemli bir rolü olduğunu ileri sürerler. Hatta “tatlı bir rekabet içinde olmak” deyimleriyle, rekabet allanır, pullanır. Rekabet, ne kadar allanıp pullansa da insan hayatına fiziksel, zihinsel ve ruhsal zararı vardır. Bazıları rekabetin insanı geliştirdiğine inanır. Rekabetin, başarının sağlanmasında ve sınırların aşılmasında çok etkili olduğu, koca bir aldatmacadır. Bence, rekabet insanı geliştirmekten çok kısıtlar. Çünkü başkaları tarafından belirlenmiş olan hedeflerin gerçekleştirilmesine daha fazla zaman ayıranlar, ileride yaratıcılıklarına sahip çıkmadıklarını ve kendi hayallerine zaman ayıramadıklarını keşfedeceklerdir. Bu durumu keşfetmek her insana acı verir. Rekabetle ilgili başka bir gerçek daha vardır

Rekabet halindeyken zihin, “Her şeyi ben bilirim.“ halindedir. Her şeyi sadece ben biliyorsam, kendimle ilgili geliştirecek bir şey yok demektir. Bu durumda kendimizi geliştirmek için ne içimize dönebilir ne de dış aktivitelere yöneliriz. Bize özgüven kazandıracak, daha huzurlu hissettirecek bir sürü aktiviteden uzaklaşırız. Çok fazla beklenti ve çok çalışma hali içinde olduğumuzdan tatile bile çıkamayabiliriz. Bunlar dışında, rekabetin, sevdiklerimizden uzaklaştırması, strese bağlı doktor masraflarını arttırması, hırsı, gururu hayatımıza getirmesi gibi birçok ağır bir faturası var.

Siz siz olun, arada sırada rekabetin kısıtlayan tarafını kendinize hatırlatmayı unutmayın

.

Her Daim sevgi ve Işıkla


 
 
 

Comments


İletişim

TKS Eğitim ve Danışmanlık

by Sibel Kavunoğlu

Boyalı Köşk Sok Yurt Apt 11/2 Arnavutköy Beşiktaş İstanbul

Bizi Takip Edin

  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn
  • YouTube

info@nefestr.com

Whatsup&Tel: 0554 268 02 87

 

Photo to wix.archieve,  Logo credit to Sevim Dalan.

Bu sitede yer alan içeriğin 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır.

bottom of page