top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıSibel Kavunoğlu

Bağlantının Gücü: Bağımlılık Yoluyla Mutluluğu Beslemek

Başkalarıyla paylaştığımız sonsuz bağlantıları görmezden gelme veya yok sayma eğilimimiz yalnızca gerçekçi değil, aynı zamanda gerçek mutluluğa giden yolda önemli bir engeldir.

 

Kültürümüzde kendimizi ayrı bireyler olarak algılama, kendi kendine yetebilen ve bağımsız olmak için yorulmadan çalışma yönünde köklü bir eğilim vardır. Reklamlar genellikle bu zihniyeti güçlendirir ve her şeyden önce kendi ihtiyaçlarımızı önceliklendirmenin kabul edilebilir olduğu fikrini teşvik eder. Bu yaygın anlatı, işbirliğinden çok rekabeti teşvik ederek izolasyon, yalnızlık, kaygı ve depresyon duygularına yol açar. Bu bağımsızlık İllüzyonu içinde günler günler, aylar ayları, yıllar yılları kovalar.

 

Bağımsızlık arayışımızda, gerçek mutluluğumuzun başkalarıyla olan ilişkilerimizde yattığını sıklıkla unuturuz. Tanıdığımız en mutlu bireyler, bağımlılıklarını kabul eden ve sıcak, takdir edici ilişkileri aktif olarak besleyenlerdir. Günlük etkileşimlerimizde nezaket ve açıklıkla insanlarla tanıştığımızda, hayatımızdaki en acil neşe kaynaklarını yaratırız.

 

Hiç kimse eleştirilmekten hoşlanmaz; Onaylanmamanın acısı günlerce, hatta yıllarca sürebilir. Buna karşılık, başkaları için destek ve cesaret kaynağı olarak hizmet edenler kendilerini arkadaşlarla çevrili bulurlar. Başkalarına karşı nazik davranarak, kendi içimizde de nezaket geliştiririz.

 

En güçlü ve en kalıcı ilişkilerin kalbinde, başkalarının mutluluğu için samimi bir dilek yatar. Bu düşünceyi geliştirmek, bizi sıcaklık ve nezaketle hareket etmeye teşvik eden bir olaylar zincirini harekete geçirir. Bunu yaptığımızda, etrafımızdaki insanların olumlu yanıt verme olasılığı daha yüksektir ve ilişkilerin gelişebileceği besleyici bir ortam yaratır. Hatalar yaptığımızda veya beceriksizce davrandığımızda bile, eylemlerimizin ardındaki niyet genellikle durumu yatıştırır. Evrenin yapısında temel bir nezaket ve nezaket vardır.

 

Bir bardak portakal suyu içmek gibi basit bir eylemi düşünün. Birçok kişi bu deneyime katkıda bulunur:

 - Portakal yetiştirenler.

- Portakalları ağaçlardan toplayanlar.

- Taşıma için paketleyenler. - Bunları yerel mağazanıza teslim edenler.

 

Bu birbirine bağlı eylemler zinciri, hayatlarımızın sayısız başkalarıyla nasıl iç içe geçtiğini gösterir. Kahvaltınızın tadını çıkarırken, bunu mümkün kılan birçok eli hatırlayın. Bu hafta boyunca bizi çevreleyen nezakete karşılık vermeye davet ediyorum. Tanımadığınız kişilerin çabalarını takdir etmek için bir an ayırın; garsonlar, teslimat görevlileri, çiftçiler. Onlarla bir gülümseme veya teşekkür sözcüğüyle etkileşim kurun. Bunu yaparak, varoluşun dokusuna işlenmiş nezaket ve nezaketi kabul edersiniz.

 

Birbirimize bağımlılığımızı kucaklayarak ve gerçek bağlantılar geliştirerek, daha derin bir mutluluk ve tatmin için yolu açarız.

 

Başkalarına gösterdiğimiz nezaket, yalnızca onların hayatlarını zenginleştirmekle kalmaz, aynı zamanda kendi hayatlarımızı da geliştirir. Evrendeki nezakete sıcaklık ve minnettarlıkla karşılık vererek bir takdir ve özen kültürü geliştirelim.

 

Unutmayın, gerçek mutluluk beslediğimiz ilişkilerde ve çevremizdekilere gösterdiğimiz nezakette gelişir.

 

Her Daim Sevgi ve Işıkla


Sibel Kavunoğlu

 

4 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page