Genellikle olumsuz enerjilerin dış kaynaklardan kaynaklandığına inanırız. Mutluluğumuzu veya acımızı, sanki duygusal durumumuzu belirleme gücüne sahipmiş gibi, diğer insanlara veya koşullara atfetmek yaygın bir eğilimdir. Bu zihniyet o kadar tüketici hale gelebilir ki kendimizi izole edebilir, algılanan olumsuzluktan kaçmak için evimizde teselli ararken bulabiliriz. Ancak gerçek şu ki, değişim hayattaki tek sabittir ve hiçbir şey -iyi veya kötü- kalıcı değildir. Bu hafta, sizleri, içinizde bulunan gerçeği keşfetmek için içinize dönmeyi davet ediyorum. Bunu yaparken de aşağıdaki bazı gerçekleri de dikkate alırsanız kendi kendinize şefkatle yaklaşmış olabilirsiniz.
Önce Kalıcılık Yanılsaması denen kavramdan bahsetmek istiyorum. Arzularımız yerine getirildiğinde, geçici bir neşe duygusu yaşarız. Bu mutluluk, yoğun olsa da, genellikle hızla kaybolur. Benzer şekilde, kaçınmak istediğimiz durumlarla karşılaştığımızda, sıkıntının hayatımızda kalıcı bir sabit olduğuna inanmamıza yol açabilir. Bu koşullara kapılmış hissedebiliriz, asla değişmeyeceklerine ikna olabiliriz. Yine de, temel gerçek her şeyin evrimleştiğidir; hiçbir şey statik kalmaz.
İşinizi kaybetme deneyimini düşünün. Kesin ve değiştirilemez bir aksilik gibi görünebilir, ancak gerçekte geçici bir aşamadır. Bu tür zorlukların kalıcı olduğuna inanmak çaresizlik hissi yaratabilir. Ancak, değişimin kaçınılmaz olduğunu kabul etmek, ona direnmek yerine onu benimsememize yardımcı olabilir.
Değişimin Doğasını hatırlamak size çok yardımcı olacaktır. Değişim, varoluşun doğal bir parçasıdır. Kişisel koşullarda, ilişkilerde veya hayatlarımızın daha geniş bağlamında bir değişim olsun, hiçbir şey sonsuza kadar aynı kalmaz. Bu sürekli akış rahatsız edici olabilir, ancak aynı zamanda büyüme ve dönüşüm fırsatları da sunar. Değişimi karşılamayı öğrenerek, bakış açımızı dirençten kabul ve uyum sağlamaya kaydırabiliriz.
Değişimde yol almanın anahtarı kendi içimizdedir. Fırsatınız oldukça içinize dönün. Bunu alışkanlık haline gitirirseniz çok daha muhteşem olur. İçe dönerek ve değişime verdiğimiz tepkileri düşünerek, içeride dış koşullara bağlı olmayan bir istikrar düzeni olduğunu keşfedersiniz. Bu içsel gerçek, dış olaylar olmasa bile, duygusal tepkilerimizin kontrolümüz altında olduğunu anlamamızı sağlar.
Bu şekilde kendimizi dünyadan soyutlamak yerine, hayatın iniş çıkışlarını kucaklayan bir zihniyet geliştirebiliriz. Bu yaklaşım, zorluklarla daha etkili bir şekilde başa çıkmamıza yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda neşeli anların geçici güzelliğini takdir etmemizi de sağlar.
Değişimi gerçekten kucaklamak isterseniz, kaçınılmazlığını kabul ederek başlayın. Değişimin beklenmedik fırsatlara veya büyümeye yol açtığına dair örnekleri geçmiş deneyimlerinizden araştırın. Bu bakış açısı, zihniyetinizi değişimi bir tehdit olarak görmekten, onu yenilenme ve gelişme için bir şans olarak görmeye kaydırabilir.
Farkındalık ve öz farkındalık uygulamak da bu değişimi destekleyebilir. Düşüncelerimizi ve duygularımızı yargılamadan gözlemleyerek, değişime verdiğimiz tepkileri daha iyi anlayabilir ve daha dirençli ve esnek bir zihniyet geliştirebiliriz.
Sonuç; Hayatın sürekli değişimleri karşısında, kendi içimizde istikrar bulmak çok önemlidir. Hem neşenin hem de zorluğun geçici olduğunu kabul etmek, hayatın dalgalanmalarında daha kolay yol almamıza yardımcı olabilir. İçimize dönerek ve değişimi kucaklayarak, derin bir huzur ve uyum duygusunu ortaya çıkarabiliriz.
Unutmayın, değişim kaçınılmazdır; aynı zamanda büyümenin ve kendini keşfetmenin de kapısıdır.
Her daim sevgi ve ışıkla
Sibel kavunoğlu
Comments