
Arzularımızın yerine getirilmeyebileceği ya da çabalarımızın yetersiz kalabileceği endişesi, insan deneyiminin derinden yerleşmiş bir yönüdür. Dünyaya geldiğimiz andan itibaren bu anlamda belirsizlik ve korkuyla boğuşuruz.
Küçük çocukken işler ters gittiğinde içgüdüsel olarak rahatlamak için annelerimize yöneliriz. Büyüdükçe, bu anne figürleri arkadaşlara, eş, sevgili ya da terapistlere dönüşür. Çocukluktan gelen güven duymaya duyulan temel ihtiyaç değişmeden kalır.
Her gün, bunalmış hissedebileceğimiz sayısız durumlarla karşılaşırız. Olası başarısızlıkların ağırlığı kaygının artmasına yol açabilir ve bu da dışsal teselli kaynaklarına güvenmeyi cazip hale getirebilir. Sorunlarımızı arkadaşlarımızla paylaşmak rahatlatıcı olsa da, onların da benzer korkular ve alışkanlıklarla mücadele edebileceğini kabul etmek önemlidir.
Bu tarz durumlarda gerçek kurtarıcınız ‘’Öz Şefkat’’ olacaktır.
Sadece başkalarına güvenmek yerine, besleyici bir iç diyalog geliştirmekte fayda vardır. Annenizin bir zamanlar sunduğu şefkatle kendinizi rahatlatmayı deneyebilirsiniz. Sıkıntı anlarında, kendinize nazeketle yaklaşarak şöyle diyebilirsiniz;
"Her şey yoluna girecek, bu da geçecek."
Bu basit gelebilir, fakat yapacağı değişim inanılmaz derecede güçlü olabilir.
Endişelerin dramaya dönüşmesine izin vermek yerine, onları yargılamadan kabul etmeyi öğrenmeyi seçiebilirsiniz. Daha önce zorluklarla karşılaştığınızı ve daha güçlü bir şekilde üstesinden geldiğinizi kendinize hatırlatın. Bu öz şefkat, dayanıklılığı teşvik eder ve kaygıyla ilişkinizi dönüştürebilir.
Zorluklarla yüzleşmek, illa bunaltıcı hissettirmesi gerekmez. Aksine bilinçli bir şekilde kendinizi sakinleştirme tekniklerini uygulayarak, içinizde daha istikrarlı bir temel inşa etme yolunu seçimiş olursunuz. Bunun için hayatın belirsizlikleriyle zarafetle başa çıkabileceğiniz fikrini benimsemeyi deneyebilirsiniz. Bu, duygularınızı görmezden gelmekle ilgili değil, onları kabul ederken aynı zamanda gücünüzü de onaylamakla ilgilidir.
Bu zihniyeti geliştirmek için, her gün aşağıdaki bakış açısına odaklanmak için zaman ayırmakla başlayın.
Endişeler ortaya çıktığında, derin bir nefes alın ve kendinize geçmiş başarılarınızı hatırlatın. Düşüncelerinizi bir günlüğe yazmayı veya hatta sessiz bir anda kendinizle konuşmayı düşünün. Bu uygulama, içsel huzur ve güven duygusunu güçlendirebilir.
Sonuç olarak, kaygıyı yönetme yolculuğu, duygusal yapımızın kırılganlığını fark ederken aynı zamanda kendimizi öz şefkatle güçlendirmeyi içerir. Başkalarından güvence arama alışkanlığını sevgi dolu bir iç diyalogla değiştirerek, hayatın zorluklarıyla daha büyük bir cesaret ve istikrarla başa çıkabiliriz.
En iyi destekçinizin kendiniz olduğu fikrini benimseyin. Kaygı içinize sızdığında, içe dönün ve kendinize şunu hatırlatın:
"Ben güçlüyüm ve bu geçecek."
Zamanla, bu uygulama kaygıyla olan ilişkinizi dönüştürebilir, hayata yenilenmiş bir güven ve dayanıklılık duygusuyla yaklaşmanızı sağlayabilir.
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Sibel Kavunoğlu
Comments