top of page

Sevmek ve Bağımlılık Arasındaki İnce Çizgiyi Anlamak

Yazarın fotoğrafı: Sibel KavunoğluSibel Kavunoğlu

Bağımlılık, nevrotik yanımızın bir tezahürü olarak görülebilir; dikkat ve onay talep eden bir saplantıdır. Bağımlı olduğumuzda odak noktamız daralır ve "ben, ben" mantrası düşüncelerimize hakim olur. Bu benmerkezci bakış açısı, arzularımızın en önemli şey olduğuna inanmamıza sebep olur. Bunun tam tersine, sevgi bağlantıyı ve karşılıklı desteği teşvik eder. Bizi güçlendirir, bizi bir arzu döngüsünde izole etmek yerine ilişkilerimizi geliştirir.

 

Bağımlılıkla yaşamak zordur ve paradoksal olarak oldukça yaygındır. Bağımlılıklar, amansız bir tatmin arayışından kaynaklanır, ancak paradoksal olarak kalıcı bir tatminsizlik hissine yol açar. Bu arayış algılarımızı çarpıtır ve arzuladığımız şeylerin niteliklerini abartmamıza neden olur. Bu durumda, tatmin sürekli olarak ulaşılamaz hissedilir.

 

Bağımlılık, belirli bir duruma ulaşmanın veya belirli bir nesneyi elde etmenin bizi sonunda "yeterli" yapacağına inanmamızı sağlar. Bu inanç, bir arzu ve tatminsizlik döngüsünü besleyen tehlikeli bir varsayımdır. Şu anda sahip olduklarımızı takdir etmemizi engeller ve bizi sonsuz bir şekilde huzursuz eder.

 

Tatmin edici bir yemekten sonra, zihin hala daha fazlasını ister. Midelerimiz dolu olsa bile kendimizi başka bir atıştırmalık için uzanırken bulabiliriz. Fiziksel durumumuz ile zihinsel arzularımız arasındaki bu kopukluk, bağımlılığın bir özelliğidir. Bu döngüden kurtulmak için, isteklerimizi yönlendiren temel sorunlarla yüzleşmeliyiz.

 

Bağımlılığın üstesinden gelme yolu iç gözlem ve zihinsel berraklıkla başlar. Kendimize, "Zaten yeterince sahipken neden daha fazlasını aramaya mecbur hissediyorum?" diye sormalıyız. Bu soru dürüst bir düşünme ve motivasyonlarımızı anlama taahhüdü gerektirir.

 

İsteklerimizde boğulmak mı istiyoruz yoksa daha sağlıklı bir zihniyet mi geliştirmeyi hedefliyoruz?

 

Cevap, düşüncelerimiz ve duygularımızla yüzleşmeye istekli olmamızda yatar. Dışsal onayın peşinde olduğumuzu fark etmek, içsel tatmine doğru atılan ilk adımdır.

 

Tatminsizlik duygularını azaltmak için zihnimizi yeniden eğitmemiz gerekir. Belirli bir arzuyu elde ettiğimizde her şeyin yoluna gireceğine inanmak yerine, mevcut koşullarımızda memnuniyet aramalıyız. Sürekli daha fazlasını arzulamak yerine sahip olduklarımızı takdir etmeyi öğrendiğimizde, bağımlılığın zincirlerini kırabiliriz.

 

Gerçek tatmine ulaşmak mümkündür. Şimdiki zamana odaklanarak ve minnettarlık zihniyetini besleyerek, kendimizle ve çevremizdeki dünyayla olan ilişkimizi dönüştürebiliriz. Hayatlarımızı olduğu gibi takdir etmeyi öğrendikçe, varsayımların ve hoşnutsuzluğun etkisi gevşeyecektir.

 

Özetle, bağımlılıktan sevgiye giden yolculuk, kendini keşfetme ve zihinsel çalışma yolculuğudur. Bu iki güçlü duygu arasındaki farkları fark ederek, daha derin, daha anlamlı bağlantılar geliştirebiliriz.

 

Bağımlılığın bizi tanımlamasına izin vermek yerine, nazik, şefkatli ve kendimizin ve başkalarının mutluluğuna yönelik sevgiyi kucaklamayı seçebiliriz. Bunu yaparken, yalnızca kendi hayatlarımızı iyileştirmekle kalmayız, aynı zamanda çevremizdekilerin hayatlarına da olumlu katkıda bulunuruz.

 

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Sibel Kavunoğlu

 

AI’dan faydalanılmıştır

 

40 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


İletişim

TKS Eğitim ve Danışmanlık

by Sibel Kavunoğlu

Boyalı Köşk Sok Yurt Apt 11/2 Arnavutköy Beşiktaş İstanbul

Bizi Takip Edin

  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn
  • YouTube

info@nefestr.com

Whatsup&Tel: 0554 268 02 87

 

Photo to wix.archieve,  Logo credit to Sevim Dalan.

Bu sitede yer alan içeriğin 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır.

bottom of page