top of page
Ara
Sibel Kavunoğlu

Ölümden mi yoksa Yaşamaktan mı? Korkarsınız


Kendimizi güvende hissetmek ya da mükemmel olmak adına bir sürü aksiyon alırız. Bu aksiyonları aldıkça kendimizi daha güvende hissedeceğimizi düşünürüz. Fakat bir müddet sonra bizi güvende hissettiren şeyin etkisi kaybolduğunda kendimizi güvende hissetmemeye başlarız. Çünkü, evrende hiç bir şey aynı kalmaz, sürekli değişir. Aslında çoğumuz bu gerçeği biliriz. Fakat yine de deneyimlerimizi kontrol etmek için can ederiz. Bu tarz seçimlerin sonuçları olur. Bu sonuçlardan biri yaşadığımız anın sunduğu fırsatları görmezden gelmektir.

Yeterince meditasyon yaptıysak, yeterine koştuysak ya da mükemmel beslendiysek her şeyin mükemmel olacağını düşünürüz. Aslında bunu yaparak kendimizi başarısızlığa mahkum ederiz. Zira er ya da geç kontrol edemediğimiz bir şeyler çıkacaktır. Örneğin bize çok yakın olan birisi ölebilir ya da çok önemli bir rahatsızlığa yakalanabilir. Her zaman bir şeyler eksik olacaktır. Yaşam bazen tatlı, bazen acı olacak, bazen bedenimiz gerileyecek, bazen de gevşeyecektir, bazen başımız ağrıyacak, bazen de kendimizi yüzde yüz sağlıklı hissedeceğiz. Sahip olduklarımıza tutunarak, deneyimlerimizi birilerinin onaylamasını isteyerek, toparlanmış hissetmeye çalışarak aslında yaşadığımız her an ölümü de kabul etmiş oluyoruz. Bu da bizi ölümden çok yaşamaktan korktuğumuz sonucuna getiriyor. Bence, bu mekanizmayı iyice kavradığımızda ve bu kavrayışa uygun aksiyonlar almaya başladığımızda kendimizi şimdikinden daha özgür hissedebiliriz

Aranızda gerçek özgürlüğü tatmak isteyen varsa, yaşamınızda var olan, bir an evvel kurtulmayı düşündüğünüz bazı mekanizmaları yukarıdakinden başlayarak tek tek kurcalayın. Rahatsız edenin aslında sağlığa kavuşturacak bir yanı olabileceğini kendinize hatırların ki bilge zihniniz fırsatları sunmaya başlasın.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Kaynak: Budist öüretiler


7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page