Son üç yazımda hedef, niyet ve iç değerlerin hayatınızın her alanında hareket ederken, konuşurken, dinlerken an ve an niyetinizle uyumlu olmadığından tatmin dolu mutlu bir yaşantıya sahip olamayacağınızdan bahsettim. Sizce bu uyumu bozan ne olabilir?
Uyumu bozan şey; engel seçtiğimiz tarz. Üç ana tarz var. Her insan bu üç tarzdan birine ikisine ya da hepsinden birazına sahip. Bu üç ana tarz şunlardır;
1- Haklı olmak; birçok insanın “haklı olmak” konusunda bağımlılığı vardır. Bu bağımlılığı bıraktığınızda başınıza gelecek en güzel şeylerden biri diğerleriyle ya da olaylarla ilişkinizin düzelmesidir. Bunun dışında karar almak kolaylaşır, diğerleriyle birlikteyken kendinizi pozisyonlama ihtiyacı hissetmezsiniz. Bu durum, fikirlerinizden vazgeçmeniz anlamına gelmez. Bu daha çok hayata yargılamadan bakmak; kendinizi savunmayı bırakmakla ilgilidir. Kendinizi savunmayı bıraktığınızda, düşünceleriniz niyetinizle bağlantılı olacağından düşündükleriniz sizi rahatsız etmemeye başlar. Hata yapmak kötü bir durum olmaktan çıkar. Tolerans geliştirmeye yarayan bir araç haline gelir. Bu şekilde her an daha verimli geçer.
2- Başarıyı Hedef ve İsteklerden Kaç Tanesinin Gerçekleştiğine göre belirlemek; bu tarz, çok yorucu ve gerçek dışıdır. Çünkü bu dünyada nereye giderseniz gidin sizden daha iyi durumda olan insanlarla karşılaşacaksınız. Bir şeyleri arzulamak kötü değildir. Arzuladıklarınızın hepsinin de kötü olması gerekmez. Arzuların arasından kişisel değerlerinizle uyumlu olanları tutabilir, diğerlerini bir kenara bırakabilirsiniz.
3- İçinde Yaşadığınız Hikâyenin Yıldızı olmak; bu dünyada hiçbir şey kalıcı değildir. Star olmak konusunda ısrarcı olduğunuz sürece Star Olma endişeleri sürekli artacaktır. Star olmaya son verdiğinizde hayatınızı kişisel değerlerine uygun yaşamak kolaylaşacaktır.
Şimdi sıra sizde; üç tavırdan hangisini bırakmaya hazırsınız?
Her Daim Sevgi Işıkla
Kaynak: Dancing with the life P. Moffit