top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıSibel Kavunoğlu

Düşündüğün Gibi Değil!

Güncelleme tarihi: 18 Eki 2020


Sürekli mutluluğun peşinden koşuyoruz. Sonuç her zaman beklediğimiz gibi olmuyor. Bu yüzden size yeni bir yol önerim var. Bu yol özetle şöyledir:

‘’Mutluluğun peşinden koşmak yerine mutluluğu yaratacak sebeplerin peşinden koşmak’’

Bu yolu izlemek için önce mutluluğun sebeplerini bulmalıyız. Mutluluğun sebeplerini araştırırken de bilim adamı bakış açısıyla yaklaşarak sonuçlar ile sebeplerinin bağlantıları üzerine kafa yormalıyız. Örneğin, ayrımcı bakış açısına sahipseniz, bu bakış açısı nefret ve savaşı yaratıyor. İyi niyetli bir insan olsanız dahi ayrımcı bakış açısına sahip olduğunuz sürece peşinden koştuğunuz mutluluklar uzun süreli olmuyor. Mesela ‘’Elimden geleni yaptım yine de olmadı’’cümlesini çok kullanıyorsanız bunun sebebi ayrımcı bakış açısı. Ayrımcı bakış açısına sahipsek nefreti nasıl geride bırakacağımıza kafa yormak yerine kimin haklı olduğuna daha fazla zaman harcıyoruz.

Haklı da olsak, haksız da olsak hepimiz birbirimize bağlıyız. Örneğin basit bir plastik su şişesinin, bize ulaşana kadar ki sürecinde bir sürü insanın katkısı var. Bir sürü insanın katkısı olmasaydı, bir şişe suyu 1 liraya alamayacaktık.

Şimdi her şeyin başladığı ilk ana gidin, orada bir kişinin kana kana içtiği suyu, diğerleriyle paylaşma niyetiyle karşılaşırsınız. İşte o niyet sayesinde borular döşendi, suyun geçtiği hat temizlendi, arıtma mekanizmaları vb. gibi inşa edildi. Gece gündüz bir sürü insan çalıştı ve her birimizin evinde kana kana içebildiği bir suyu var. Ne yazık ki bu sürecin belli bir anında insan doğasında var olan ayrımcı bakış açısı, su sektöründe rekabete sebep oldu. Ve bildiğiniz gibi savaş ve karmaşa ortaya çıktı. Ancak ilk sebebin kesinlikle faydalı olma niyeti olduğunu yok sayamayız. Çünkü gerçek bu. Bu niyeti yok sayarak hayatımızı yaşadığımızda ayrımcı bakış açısının oyununa gelmişiz demektir.

Mutluluğun sebeplerinin neler olduğunu bulmak için kendimize şu soruyu sormalıyız. Öfkenin hayatımda yarattığı pozitif değer ne olabilir? Nefretin kattığı katma değer nedir? Bu ikisinin herhangi bir faydası olabilir mi? Herkesin birbiriyle bağlantılı olduğuna dair gerçekle birlikte yaşamayı düşünmüyorsanız, öfke ve nefretin tabii ki çok faydası var. İnsanları hayatınızdan uzaklaştırmak için ya da onları nasıl ret edeceğinizi ya da nasıl hayır diyeceğinizi bilmediğiniz için öfkeyi kullanıyor olabilirsiniz. Ben kullandım, bu yöntemi. Daha fazla düşman yaratmaktan başka işe yaramadı.

Öfke ve nefretten faydalanmayı seçtiğinizde sinirleriniz bozulur. Tansiyonunuz çıkar. Etrafınızdaki insanlar sizden korkmaya başlar. Sessizce hayatınızdan çıkarlar. Sonuç;

Kendinize olan inancınızı kaybedersiniz. Kendinize olan inancınızı kaybettiğinizde Sonuç;

Kendinizden memnun olma ve neşe hali yok olur. İnsanlarla birlikteyken kendinizi saldırı altında hissedersiniz. Sonuç;

Sıcaklık ve sevgi kaybolur. Çevrenizdekilere karşı olumsuz davranışlar sergilediğinizde kirpi gibi olursunuz. Halbuki kirpi de dahil olmak üzere her canlının çerçevesindekilerden gelecek sevgiye ihtiyacı vardır. Sonuç;

Sevgi olmazsa gelişemezsiniz. Kendi gerçek benliğinizle iyi bir bağlantı kuramazsınız. Kalbinizden geçenleri tam olarak ifade edememeye başlarsınız.

Sizleri şu sorularla baş başa bırakıyorum

Öfkenin hayatımda yarattığı pozitif değer ne olabilir? Nefretin bize kattığı katma değer nedir? Bu ikisinin herhangi bir faydası olabilir mi?

Her Daim Sevgi ve Işıkla


Kaynak: Dalailama’nın 26 kasımda Delhi’de yaptığı konuşma

28 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page