top of page

Kabullenmenin Gücü: Öfke, Travma ve Duygusal Şifalanma


ree

Kabullenme psikoloji literatüründe, özellikle Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) ile öne çıkan güçlü bir kavramdır. Kabullenme, acı verici deneyimleri inkâr etmeden, bastırmadan ve onlarla savaşmadan yaşamın doğal parçası olarak görmeyi ifade eder. Bu yaklaşım, travmalarla baş etmede ve duygusal sağlığı güçlendirmede kritik bir rol oynar. Önce Kabullenmenin neden çok önemli olduğunda bakalım;

Hayatımızda bizi derinden yaralayan olaylar olur. Çaresizlik, keder ve yoğun üzüntüyle baş edemediğimizde, bu duyguları bastırma eğilimine gireriz. Ancak araştırmalar, bastırılan duyguların kaybolmadığını; zihinde, bedende ve ilişkilerde kalıcı izler bıraktığını göstermektedir.


Özellikle öfke, çoğu zaman bastırılmış üzüntünün gölgesinde ortaya çıkar. Bu öfke doğru şekilde anlaşılmaz ve dönüştürülmezse hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımızı olumsuz etkiler.


Peki, Pozitif ve Negatif Öfkenin Farkı Nedir?


Psikolojide öfke tek bir kategoriye indirgenmez.

  • Pozitif öfke: Kişisel değerlerimize ters düşen bir durum karşısında ortaya çıkar. İçimizdeki “polis” gibidir; değerlerimizin ihlal edildiğini haber verir. Bu yönüyle sağlıklıdır ve sınırlarımızı fark etmemizi sağlar.

  • Negatif öfke: Bastırılmış acılar ve çözümlenmemiş travmalarla birleştiğinde yıkıcı hâle gelir. Sürekli ve kontrolsüz öfke, ilişkilere ve benlik algısına zarar verir.


Toplumda öfke çoğunlukla olumsuz etiketlendiği için insanlar öfkelerini bastırır. Ancak öfkeyi bastırmak, mesajını reddetmek anlamına gelir ve bu da geçmiş yaraları derinleştirir.

Zamanla bastırılan öfke, bilinçaltımızda olumsuz inançlara dönüşür:


  • “Öfkeli insanlar kötüdür.”

  • “Öfke zayıflığın göstergesidir.”


Bu inançlar güçlendikçe, hem kendi öfkemizi kabul etmekte zorlanırız hem de başkalarının öfkesini anlayamayız. Oysa hiç kimse sebepsiz yere öfkelenmez. Öfkenin ardında daima bir sebep, bir ihtiyaç veya ihlal edilmiş bir değer vardır. Bu noktada Kabullenme ile şifalanma yolunu seçmek bilgece olur.


Kabullenme, öfkeyi yok saymak değil, onu anlamaktır.

  • “Evet, öfkelendim ama bu benim kimliğim değil. Bunun bir sebebi var.”

  • “Öfkenin kökenine bakabilirim, ondan öğrenebilirim.”

Bu yaklaşım, travmaların gerçek dönüşümünü mümkün kılar. Kendi öfkemizi kabullenmek, duygularımızla barışmamızı ve daha şefkatli bir yaşam sürmemizi sağlar.

Psikolojik araştırmalar, kabullenmenin travmaların etkisini azaltmada ve duygusal düzenlemeyi geliştirmede etkili olduğunu göstermektedir.


  • Duygusal farkındalık artar.

  • Beden-zihin dengesi güçlenir.

  • Şefkat hem kendimize hem başkalarına daha kolay yönelir.


Unutmayın: Kabullenme, pasif bir boyun eğme değildir. Tam tersine, gerçeklerle yüzleşme cesaretidir. Bu yüzden de Öfkeyi Bastırma, onu dinle yaklaşımı çıkış yoludur.


Öfke düşman değildir. O, bize bir şey anlatmaya çalışan bir mesajcıdır. Bastırıldığında travmalar büyür, kabul edildiğinde ise şifalanma başlar.


Gerçek kabullenme, öfkeyi görmezden gelmek değil; onun kökenini anlamak, mesajını duymak ve hayatımıza bilgelikle yön vermektir.


🌿 Kabullenmenin mottosu şudur:


“Evet, öfkelendim. Ama bu benim parçam değil. Çünkü Bunun bir sebebi var, gel birlikte bakalım.”


Her Daim sevgi ve ışıkla

Sibel Kavunoğlu

 
 
 

Yorumlar


İletişim

TKS Eğitim ve Danışmanlık

by Sibel Kavunoğlu

Boyalı Köşk Sok Yurt Apt 11/2 Arnavutköy Beşiktaş İstanbul

Bizi Takip Edin

  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn
  • YouTube

info@nefestr.com

Whatsup&Tel: 0554 268 02 87

 

Photo to wix.archieve,  Logo credit to Sevim Dalan.

Bu sitede yer alan içeriğin 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır.

bottom of page