KENDİN OLMAK: RUHUN SESSİZ DEVRİMİ
- Sibel Kavunoğlu

- 28 dakika önce
- 2 dakikada okunur

E.E. Cummings şöyle der:“Seni diğerlerinden farksız yapmaya çalışan bir toplumda, kendin olarak kalabilmek savaş ister.” Ve ekler: Bu savaş başladı mı, artık sonsuza kadar seninledir.
Çünkü kendin olmak, bir kere uyandığında geri dönmediğin bir yolculuktur. Dış dünyanın sesinden değil, içindeki derin çağrısından beslenen bir yol…
Bu yolculuğun ilk adımı çoğu zaman farkında olmadan atılır:Bir gün uyanırsın ve seçimlerin, rollerin, sorumlulukların, sessizliklerin…hepsi bir anda gözünün önünde bir fotoğraf gibi belirir. Bu ben değilim dersin. Ve işte o an başlar dönüşüm:
İçeriye dönme cesareti. İşte bu anlar aktivist tarafın ortaya çıkma zamanı gelmiştir.
Biraz aktivistçe bir yaklaşım olsa da toplumun Seni Kopyaya Çevirmesine İzin Verme
Toplum, aile, kültür, başarı kriterleri…hepsi bizi “benzer” olmaya çağıran Daha uyumlu, daha düzgün, daha sessiz, daha kabul gören kişi olma dürtüsüne zayıflar.
İçindeki derin benlik başka bir şey ister:
Özgünlük. Derinlik. Kendine sadakat.
İçindeki bu çağrıya kulak verdiğin anda, savaş bitmiş gibi görünür…Oysa asıl mücadele başlar: Kendini korumak değil, kendini hatırlamak artık tek görevin olur.
Gerçek yolculuk içerdeki ‘’ Sen’’ i bulduğunda başlar. Kendin olduğunda, sadece kendini değil;hayatı, insanları, doğayı, ilişkileri yeniden keşfedersin.
Ailen farklı görünür.Sevdiklerin daha gerçek olur.Ülkeni farklı bir gözle görürsün.İnsanlık daha anlamlı gelir.Bir kuşun kanadı, bir çiçeğin açışı bile seni durdurur.
Çünkü özgürleştiğinde algın değişir. Ve bu özgürlük, bir güneş gibi içinden dışarıya yayılır.
Hayata “merhaba” deyişin bile değişir. Artık bu merhaba dışarıya değil, içindeki özüne söylenmiş bir selamdır.
Kendini Kusur arayarak bulamazsın
“Yetersiz olduğunu kanıtlamak için nedenler aramayı bırak.Zihin her zaman aradığını bulur.”
Kendini eleştirmeyi bıraktığında, kusur aramayı bıraktığında, başkalarının beklentilerini durdurduğunda…içinde yepyeni bir alan açılır:
Hatırlama alanı.
Sen zaten yeterliydin.Zaten tamdın.Zaten sendin.
Sadece kendini,başkalarının aynalarında kaybedip duruyordun.
Şimdi görevin basit:Hatırla.
Gerçek özgürlük, Değerin hakkında şüphe etmeyi bıraktığın an başlar.
“Ne kadar değerliyim?” sorusu bir zehir gibi içimize işlediğinde, yürümek bile zorlaşır.
Ama bir noktada…o çok özel noktada…içinden sessiz bir cümle yükselir:
“Artık kendimi sorgulamıyorum.”
Ve işte o an:
Yürüyüşün değişir.Duruşun değişir.Sesin, nefesin, varlığın değişir.
Çünkü artık kendi değerini sorgulamazken,değerinin içine doğru yürümeye başlarsın.
Kendine dönmek, hayata dönmektir. Kendin olmak bir savaş gibi görünse de,aslında bir savaşın sona erişidir:
· Başkalarına benzemeye çalışma savaşı
· Kendini ispatlama savaşı
· Yetersizlik duygusuyla mücadele savaşı
· Onay alma mücadelesi
· İçindeki sesi bastırma savaşı
Hepsi biter.
Yerine bir şey gelir:
Sakin bir güç.Derin bir nefes.Sessiz ama sağlam bir varoluş.
Ve sen, bir sabah kalkıp,hayata yepyeni bir “Merhaba” dersin.
Bu kez dışarıya değil…kendine.
Sevgi ve Barışla
Sibel Kavunoğlu





Yorumlar