top of page

Kurban Değil, Yaratıcıyız: Hayatımıza Sahip Çıkmanın Zamanı

ree

Bu gezegene doğduğumuz andan itibaren acıyla tanışıyoruz. Bazılarınız belki şu an “Ben buraya nasıl geldim?” diye merak ediyor. Hatta “Doğmayı ben istemedim ki” diyen bir yanınız bile olabilir. Haklısınız… Çünkü dünya, çoğu zaman anlaşılmaz, karmaşık ve hatta korkutucu bir yer gibi görünebilir.

Dışarıda birçok şey olup bitiyor. Kötülükler, savaşlar, adaletsizlikler… Tüm bunların arasında bizler, iyi bir şeylerin olmasını umut ederek ama aynı anda korkularla dolu bir yaşam sürmeye çalışıyoruz. Bazen de sanki bu hayat bizim değilmiş gibi hissediyoruz. Kontrol bizde değilmiş, bu senaryoda sadece figüranmışız gibi…


Kulağa Biraz Yoğun geliyor değil mi? Peki Ne Yapmalıyız?


İnançlarınız ne olursa olsun — bir yaratıcıya inanabilir, enerjisel güçleri hissedebilir ya da seküler bir felsefeyi benimseyebilirsiniz — gerçek şu ki: Bu yaşamın sorumluluğu size ait.


Evet, anne babanız size genlerinizi verdiler; fiziksel özelliklerinizi onlardan aldınız. Ama zihninizi değil. Düşüncelerinizi, bakış açınızı, duygularınızı siz şekillendiriyorsunuz. Kimsenin eseri değiliz aslında. Kendi hayatımızın mimarıyız.


Hayata adım attığımız andan itibaren, kendi eğilimlerimizle, kendi deneyimlerimiz için tohumlar ekiyoruz. Ve bu da bizi kurban olmaktan çıkarıp yaratıcıya dönüştürüyor.


Geçmiş deneyimlerin keder, nefret, çaresizlik barındırıyor olabilir. Ama eğer bu duygulardan hoşlanmıyorsak, onları taşıma zorunluluğumuz yok. Onlardan özgürleşmek mümkün. Geçmişi bırakmak; kendimize barışı, neşeyi ve hafifliği davet edecek düşüncelerle yaklaşmak mümkün.

Çünkü ne düşünüyorsak, o düşünceye uygun duygular yükselir. Zihnimizde keder varsa, geçmişte yaşanan talihsizliklerden veya anlaşılmamış olma duygusundan kaynaklı eylemlere yöneliriz. Bu durum geçmişteki keder ve çaresizliği sürekli olarak tetikler – trigger eder. Bu da bizi aynı duygusal döngünün içinde tutar.


Zihnimiz kederle doluysa, geçmişte başımıza gelen talihsiz olayları tekrar tekrar yaşar, bu dünyada hiç anlaşılmadığımızı düşünerek çaresizlik kaynaklı eylemlere yöneliriz. Ve bu eylemler, bizim kim olduğumuzu belirler.


Bu farkındalık sadece sorumluluk değil, aynı zamanda cesaret ve umut getirir.

Umut ve cesaret geldiğinde, kurban olmayı bırakırız. Daha az korkar, daha az bağlanır, daha az kıskanırız. Çünkü biliriz ki biz, yaşamın merkezinde duran yaratıcı varlıklarız.

Belki size bütün bunlar farklı ve ilginç bir bakış açısı gibi gelmiştir. Ama düşünsenize: Hayatınızın ana karakteri sizsiniz. Senaryoyu yeniden yazabilirsiniz. Yorumu değiştirebilir, olaylara başka bir gözle bakabilirsiniz.


Bence bu dünyadaki var olma rolümüzü değiştirmek düşündüğünüz kadar zor değil. Fikir değiştirerek, bakış açımızı yenileyerek başlayabiliriz.


Cesaretle...


Kötü şeylerden korkmadan, iyi şeylerin olmamasından korkmadan yaşamak…Dünyaya daha fazla özgüvenle bakmak, “Yapabilirim” diyerek rolümüzü sahiplenmek…


İşte gerçek dönüşüm burada başlıyor.


Hayatınızın ana oyuncusu olduğunu bilerek yaşamak…


Sizce nasıl olurdu?


Her daim sevgi ve ışıkla

Sibel Kavunoğlu

 
 
 

Yorumlar


İletişim

TKS Eğitim ve Danışmanlık

by Sibel Kavunoğlu

Boyalı Köşk Sok Yurt Apt 11/2 Arnavutköy Beşiktaş İstanbul

Bizi Takip Edin

  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn
  • YouTube

info@nefestr.com

Whatsup&Tel: 0554 268 02 87

 

Photo to wix.archieve,  Logo credit to Sevim Dalan.

Bu sitede yer alan içeriğin 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır.

bottom of page