Onay Bekleme Sendromu ve Otorite İlişkilerimizin Gölgesi
- Sibel Kavunoğlu
- 33 dakika önce
- 2 dakikada okunur

Bazı duygusal kalıplar kolay kolay çözülmez. Hele ki yakın ilişkilerde ortaya çıktıklarında insanı ciddi anlamda şaşkına çevirirler. Bunlardan biri de başkalarından onay bekleme sendromudur.
Belki de şu an şöyle diyorsunuz; “Bunun farkındayım ama ne yapacağım?”
Ne yapacağını bilememenin sebebi onay bekleme sendromunun geçmişten gelen bastırılmış bir duygudan beslenmesidir. Ve bu bir döngü halindedir.
İlk adım her zaman farkındalıktır. En önemlisi kendi gücünüzü ve içsel istikrarınızı korumanızdır. Sonra durup kendi zihninize bakarsınız:
Bu kişinin beni onaylamasına neden bu kadar ihtiyaç duyuyorum?
Bu açlık nereden geliyor?
Cevap çoğu zaman şudur: Kendimizi hesaba katmayı unuttuk. Kendimizin o anda farkındalık ve bilgelik anlamında ne seviyede olduğunu hesaba katmadan onun bizim için en iyisini bildiğine inandık. Karşımızdaki kişiyi bir öğretmen, bir uzman, bir anne ya da baba gibi konumlandırdık. Ve bu yüzden onun değerlendirmesi bizim için “gerçek” oldu.
Bu kişi alanında gerçekten uzman olabilir. Ondan öğrenilecek çok şey vardır. Fakat bu gerçeğin bir adım ötesine geçtiğimizde, yani siz de kendi alanınızda derinleşmeye başladığınızda, çocuklukta içselleştirdiğiniz “otorite” figürüyle tekrar karşılaşırız.
Bu otorite sendromu çoğu zaman şöyle çalışır: Ne kadar donanımlı olursanız olun, o kişinin yanında kendinizi bir anda “acemi” gibi hissedersiniz. Sanki hâlâ çocuk halinizle ondan onay bekliyormuşsunuz gibi.
Üstelik o kişi, kendi çözülmemiş travmaları yüzünden sizin gelişiminizi bir tehdit gibi algılayabilir. Sizi özgürleştirmek yerine kendisine bağlı tutmak isteyebilir. Ve bu durumda da size meydan okur. Otorite figürünün bilinçdışı meydan okuması, içinizdeki eski yaranın üzerine basar. Ve işte o anda, geçmişin bastırılmış duyguları yüzeye çıkar: Onaylanma arzusu, sevilme ihtiyacı, görünme açlığı…
Bu duygular sizi dengesizleştirir. Hatta zaman zaman “deli miyim ben?” diye kendinizi sorgulayabilirsiniz.
Oysa bu, sağlıklı bir işarettir. Bu duygular geçmişte bastırılmış ve şimdi görünmek istemektedir. Cesaret edebilirsek ve dikkatli kalabilirsek, bizi tetikleyen olayların içindeki enerjiyi tanımaya başlayabiliriz. Anlarız ki aslında o an bize bir şey olmamaktadır. Sadece geçmişin enerjisi şimdide kendisini göstermektedir.
Ne zaman ki bu yükselen enerjiyi bastırmak yerine gözlemlemeye başlarsınız, işte o zaman tetikleyicilere bilgelikle yaklaşabilirsiniz. Karşınızdaki kişi çok bilgili olabilir ama onun da bastırılmış bir duygusu, sizi manipüle ederek kendisini ifade ediyor olabilir.
Bu durumda iki seçenek vardır: Ya o kişinin olduğu gibi olmasına izin verirsiniz, ya da onun sizin hayatınızdaki etkisini sonlandırırsınız. Başka bir deyişle hayatınızdan çıkartırsınız
Unutmayın: Başkalarının eylemleri sizin sorumluluğunuz değildir. Ama sizin neye izin verdiğiniz sizin sorumluluğunuzdur.
Her Daim Sevgi Ve ışıkla
Sibel Kavunoğlu
Yorumlar