Her birimize dünyaya gelmeden önce ne tür bir canlı olmak isterseniz diye sorulsaydı çoğumuz bu soruyu sevgi, şefkat, neşe ve sabır, cesaret potansiyeli olan bir canlı olmak isterim şeklinde yanıtlardık. Aslında her birimiz de böyle bir potansiyel var. Ne yazık ki bu potansiyele odaklanmak dışında kalan diğer her şeye odaklanıyoruz.
En popüler olanı da meslek sahibi olmaya, daha çok para kazanmaya odaklanmak. Para ve meslek sahibi olmayı istemekte bir sorun yok. Sadece onlara o kadar çok odaklanıyoruz ki, tek hedefimiz meslek ve para haline geliyor. Halbuki para da meslek de birer sonuç. Bu ikisini de gerçekleştirecek olan asıl kaynak, sahip olduğumuz potansiyel.
Potansiyelimizi kullanamadığımız ya da kendimizi geliştiremediğimiz nokta da ise kendimize acımasızca davranmaya başlıyoruz. Hayatımda neden bu kadar çok öfke ve üzüntü var diyenlerdenseniz şöyle bir gerilere gittiğiniz de sebebinin acımasızlık olduğunu fark edersiniz.
Acımasızlık, önce öfkeye sonra da çaresizliğe sürüklüyor.
Hepimiz bu hatayı yaptık. Bu hatadan geri dönüş yolu, öfke ve çaresizliğin geçici bir durum olduğunu kabul etmekten geçiyor. Çaresiz ya da öfkeli bir insan olduğumuzu düşündüğümüzde ve bunu sürekli zihnimizde kurduğumuzda ise gittikçe bu durumun kalıcı olduğuna inanacak, nihayetinde yavaş yavaş içimizde var olan sevgi, şefkat, cesaret kapasitesinin varlığını unutmaya başlayacağız. Eğer bir makinanın kapasitesini kullanmazsınız ne olur, paslanır öyle değil mi?
İşte bu anlamda öfke ve çaresizlik havuzunda boğulmak yerine, bu ikisinin de geçici bir durum olduğunu kabul etmek akıllıca olacaktır.
İnsan doğasında var olan sevgi kapasitesi, öyle büyüktür ki herkesi kabul edebilecek yapısı vardır. Eğer hayatınızda bize haksızlık yapan, kötülük yapan, bizi çaresiz duruma sokan insanlar olmasaydı sevgi kapasitenizin ne kadar büyük olduğunu nasıl anlayacaktık ki?
Tutarlı bir şekilde kendimizi sevmeyi başardığımızda, kendi acımız karşısında yumuşak bir kalbi korumak için tekrar tekrar geri döndüğümüzde, sonunda olumsuz düşünce kalıplarımızı bırakabilir ve kendimizi dönüşmüş bulabiliriz. İçimizdeki kendinden nefret etme, özeleştiri, utanç ve suçluluk tohumları gittikçe küçülür.
2023 yılında kendimize daha çok sevgi gösterebileceğimiz bir sürü anımızın olması dileğiyle
Yeni yılınız kutlu olsun
Her daim sevgi ve ışıkla
Sibel Kavunoğlu
Not: Bu yazının içeriği hoşuna gittiyse bir sonrakine de göz at:))
Kommentare