Şifa Ne Zaman Başlar?
- Sibel Kavunoğlu
- 6 saat önce
- 2 dakikada okunur

“Acı, ruhun öğretmenidir. Onu görmezden gelirsek dersleri kaçarız; kabul edersek, kendimizi hatırlarız.”— Carl Gustav Jung
Şifa, acıyı fark ettiğimizde ve onunla bir şeyler yapmaya kesin olarak karar verdiğimiz anda başlar. Acıdan bahsettiğimizde, onun varlığının normalleştirilmesi çoğu zaman olağandır. Bu, yanlış bir bakış açısı değildir; tıpkı Buda’nın ilk öğretisinde söylediği gibi: “Hayatta acı vardır.”Evet, acı hayatın bir gerçeğidir. Ancak, onun kalıcı olduğunu kabul etmek ve bunu normalleştirmek, işte asıl yanılgı burada başlar.
Çünkü acı, kalıcı değildir. Acı dönüştürülebilir. Değişim, an be an zaten gerçekleşir. Ancak bu değişim öylesine içsel, öylesine bilgece olur ki bazen fark etmeyiz. Bu nedenle acının çeşitlendiğini zannederiz. Oysa acı tek bir duygudur — onu çeşitlendiren bizim ona yüklediğimiz anlamlardır.
Çoğu zaman acıya dayanamadığımız için onun varlığını inkar ederiz. Görmezden geliriz, bastırırız. Bu bastırma hali, acının şiddetini artırır çünkü biz aslında o an içsel gücümüzü yok sayarız.
Acıdan kaçarken, ona yenik düştüğümüzü sessizce ve bilinçsizce kabul etmiş oluruz. Oysa biz hem acı çekebilen hem de onun üstesinden gelebilen varlıklarız.
Ne zaman ki acının varlığını kabul ederiz, işte o zaman içimizdeki bilge de kendisini gösterir.Zaten fark etmez miyiz? Başkası acı çekerken içimizde bir güç yükselir. Tavsiye veririz, moral veririz, pansuman yaparız. Onlara gösterdiğimiz şefkat aslında kendi içsel kaynaklarımızın bir yansımasıdır.
Şifa, işte bu farkındalıkla başlar:
✔️ Acının varlığını inkâr etmeyerek,
✔️ Onunla kalmaya cesaret ederek,
✔️ Onun yanında içsel kaynaklarımızı da hatırlayarak…
Sabır, anlayış, hoşgörü, cesaret, bilgelik, sevinç, ilkelerimiz, içsel değerlerimiz... Tüm bu kaynaklar zaten içimizde mevcuttur. Ama ancak acıya dokunmaya cesaret ettiğimizde yüzeye çıkarlar.
Acı ile içsel değerler, birbirinden ayrı değil; iki güçlü kardeş gibidir.Acı kendini inkâr etmez.İçsel değerlerimiz de onu sakinleştirmek için cesaretle harekete geçer.
Şifa, tüm bu değerlerin birlikte var olduğunu fark ettiğimizde başlar.Şifa, pansuman yapmaktan vazgeçip, mutluluğa ve içsel özgürlüğe doğru yürümeye karar verdiğimizde başlar.
Şifa, kendimizi tanıdığımızda ve iç gücümüzle yeniden bağ kurduğumuzda başlar. Mevlana, bu durumu "Yaraların, içindeki ışığın dışarı sızdığı yerlerdir." Sözüyle çok iyi anlatmıştır.
Ve şimdi buraya senin için birkaç soru bırakıyorum ;
Acını sahiplenmekten seni alıkoyan şey ne?
Bugüne kadar kaç kez acını bastırmayı seçtin, onunla oturup konuşmak yerine?
Şifaya ne kadar yakınsın, içsel gücüne ne kadar güveniyorsun?
Acının sesine kulak verirsen, sana ne anlatmak isterdi?
Yanıtların sana ışık olması dileğiyle
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Sibel KAvunoğlu
Comments